Salih Bahtiyar
  Mersin Balığı Üretimi
 


Mersin Balıkları, ülkemizde koruma altına alınmıştır.
Doğadan avlanması, eti veya havyarının alımı-satımı yasaktır.
(Kültür yetiştiriciliği yoluyla elde edilen Çiftlik balıkları bu yasağın dışındadır.)


MERSİN BALIKLARI

"Siyah Havyar" adı verilen gıda ve ekonomik değeri yüksek yumurtası için aşırı avcılık ve yaşam alanlarındaki olumsuzluklar  nedeniyle tüm dünyada neslinin azalması tehlikesiyle karşı karşıya gelmiş, ciddi anlamda korunması ve üretilmesi konusunda görüş  birliğine varılmış değerli balıklardır.


 

100 yaşının üzerine kadar yaşayabilen, bu uzun ömürlü balıklar, doğal ortamlarında 15 yaş civarlarında yumurtlama olgunluğuna erişirler ve  cinsel olgunluğa erişmiş anaç balıklar 2 ila 4 yılda bir yumurtlarlar. Bu geç cinsel olgunluğa erişim ve seyrek yumurtlama aralıkları Mersin balığının azalmasında önemli rol oynamaktadır. Baraj yapımları ile üreme alanlarının kısıtlanması, değerli havyarı için aşırı avlanılmış olması ve çevre kirliliği gibi diğer faktörler de bu değerli balığın azalmasına neden olmuştur.

 


 

 


 

 

 
 

Mersin balıkları kuzey yarımkürede ılıman deniz ve göllerin 150 m’ye kadar olan sahillerinde ve bunlara bağlı nehirlerde yaşayan ekonomik öneme sahip balıklardır. Coğrafik dağılımı türlerine göre farklılık gösteren mersin balıklarının 26 türü olduğu belirtilmekte ve Türkiye sularında bu familyanın dört türünün halen yaşamakta olduğu bilinmekte, bir türe ise oldukça nadir rastlanmaktadır.

Mersin balıkları göçmen balıklar grubundan olup, çok geniş çevre şartlarına kolayca uyum sağladıklarından, deniz, göl ve ırmaklara kadar çok değişik su koşullarına girebilmekte ve adapte olabilmektedirler. Büyük çoğunluğu denize göç etmesine rağmen denizlere gitmeyen nehir ve göllerde yaşayan “tatlısu mersini” olarak bilinen türleri de mevcuttur.

Büyüme devrelerini derin sularda geçiren mersin balıklarının üremeleri nehirlerde gerçekleşir. Ergin bireylerin denizden tatlı suya üreme göçü, bulundukları ortamın sıcaklığına bağlı olarak değişmekle beraber, genellikle ilkbaharda suların ısınmasıyla birlikte başlar. Yumurtalarını nehirlerin bol oksijenli, çakıllı sularına bıraktıktan sonra tekrar denizlerin derin sularına dönmesiyle göç tamamlanır.

Akarsuda yumurtadan çıkan larvalar zooplanktonlarla beslenmeye başlarlar. Büyüklüklerine bağlı olarak çeşitli larva, böcek, kurtçuk, yumuşakça, karides, yengeç ve balıklarla beslenirler. Yavrular 10-15 cm boya ulaştıklarında denize göç ederler.

Cinsi olgunluğa erişme yaşları ve yumurta verimleri türlere göre farklılık göstermesine karşın, genel olarak kültürü yapılan türlerinin doğal ortamda yaşayan bireylerinden daha erken cinsi olgunluğa geldikleri belirtilmektedir. Ülkemiz sularında bulunan en büyük ve ekonomik balıklardan biri olan mersin morinası (Huso huso), 3-4 m boy ve 1300-1600 kg ağırlığa ulaşabilmektedir.

Mersin balıklarının kültürü Rusya Federasyonu, ABD,  İran, Fransa,  Macaristan, Bulgaristan, Ukrayna ve Azerbaycan gibi birçok ülkede başarıyla yapılmaktadır. Bu ülkelerde anaçlardan yapay yolla elde edilen yavruların bir kısmı havuzlarda yemeklik balık olarak büyütülürken, büyük bir kısmı ise av bölgelerini zenginleştirmek ve doğal stokları takviye etmek için doğaya salıverilmektedir.

Mersin balıklarının yapay üretimine 1868 yılında başlanmıştır. Günümüzde anaç balıklara hormon enjeksiyonu yapılarak yumurta alınmaktadır. Buna rağmen yetiştiriciliklerinde yeterli sayıda üretime uygun ergin dişi birey bulma zorluğunun yanında, yumurtalarının yapışkan özelliği nedeniyle döllenmeleri güç olmakta ve yavrularının büyütülmesinde zorluklar yaşanmaktadır.

Kültür ortamında yumurtadan çıkan yavrular önce Daphnia, Artemia ve Tubifeks vs. canlı yemlerle, daha sonra ise %50 oranında protein içeren granül ve pelet yemlerle beslenirler. Doğaya bırakılacak mersin balığı yavruları 4-6 haftalık bakım ve beslemeden sonra nehirlere veya denizle nehrin karıştığı sığ kısımlara bırakılırlar.

Havuzlarda büyütülen balıklar türlerine bağlı olarak değişmekle beraber bir yılda 175-32 g arasında ağırlığa ulaşabilmektedir. Mersin balıklarının pazarlama ağırlığı 1 kg’dan başlamakta ve havyar üretimi için ise yumurta oluşturacakları yaşa kadar büyütülmeleri gerekmektedir. Kültür koşullarında üretilen mersin balıkları daha hızlı büyümekte ve daha erken cinsi olgunluğa gelmektedirler.

Mersin balıkları, besin değerinin yüksek, etinin yağlı ve lezzetli olması  nedeniyle  Avrupa  ülkelerinde  oldukça ilgi görmektedir. Genel olarak mersin balıkları taze, dondurulmuş, kurutulmuş ve özellikle tütsülenmiş olarak pazarlanmaktadır. Et kalitelisinin yanısıra yumurtalarından dünyaca meşhur olan siyah havyar üretilirken, hava keselerinden tutkal yapımında kullanılan “İhtiyokol” adlı madde çıkarılmaktadır. Sperm keselerinden ise yanık tedavisinde kullanılan ilaçlar yapılmaktadır.

Ülkemizde mersin balıklarının avcılığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Koruma   ve Kontrol Genel Müdürlüğünün “Denizlerde ve İç Sularda Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen 2000-2002 Av Dönemine Ait 34/1 Numaralı Sirküleri" ile bütün sularımızda yıl boyunca tamamen yasaklanmıştır. Av yasağı uygulamaları uzun yıllardır devam etmesine rağmen söz konusu türün stoklarında bir iyileşme olmamakta, ilave uygulamalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Bilindiği üzere mersin balıkları nesli ikinci derecede tehlikede olan balık türleri arasında bulunmaktadır. CITES (Nesli Tehlikede Olan Bitki ve Hayvan Türlerinin Uluslararası Ticareti Sözleşmesi) sekreteryasıson dönemde mersin balıklarının stoklarının izlenmesi, üreme alanlarının  korunması,  avlanması  ve uluslararası ticaretinin bilimsel temellere dayandırılması gayreti içindedir.

Enstitümüzün 1990’lı yıllarda yapmış olduğu proje çalışmalarında Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya ve Çoruh nehirlerine yumurtlamak için giren mersin balıklarının doğal stoklarının ekonomikliğinin kalmadığı, bu türün doğal stoklarının takviye edilerek ekonomiye kazandırılması gerektiği bildirilmiştir.

Mersin balıklarının Karadeniz Bölgesi’nde kültürü ve üretilmesi yönünde 2001 yılında proje çalışması başlatmış, bu amaçla rus mersini olarak bilinen karaca balık (A. guldenstaedti) yavruları  enstitümüze  getirilmiştir.  07  Mayıs
2001 tarihinde 6-10 g ağırlıklarında olan yavru balıklar 6-7 aylık bir bakım ve besleme sonunda 250-450 g ağırlığa ulaşmışlardır.

Proje çerçevesinde doğadan da mersin balıkarı temin edilerek anaç balık olarak büyütme ve beslenmelerine devam edilmektedir.  Bu konuda bölgedeki balıkçılardan yardım ve destek alınmaktadır.

MERSİN BALIKLARININ GENEL ÖZELLİKLERİ  

Sularımızdakiler:
Huso huso (Mersin Morinası)
Acipenser nudiventris (Şip)
Acipenser ruthenus (Çığa)
Acipenser stellatus (Sivrişka)
Acipenser gueldenstaedtii (Karaca)
Acipenser sturio (Kolan)

Sularımıza Sonradan Gelenler:
Acipenser baerii (Sibirya Mersini) (Yetiştiricilik amacıyla getirildi)
Acipenser persicus (İran/Kafkas Mersini) 


Huso huso, Beluga 
(beluga balığı, büyük mersin balığı, mersin balığı, mersinmorinası, morina)
Tabansal (demersal), yukarı-göçerdir (anadromdur). 10-180 metreler arasında rastlanır. Maksimum boyu 5 m ve ağırlığı 2 ton kadar ve 118 yaşında olabilir. Havyarı kıymetlidir. Eti de önemli bir kaynaktır. Avrupa sularında bilinen en büyük ve pahalı tatlısu balığıdır. Balıkçılığı ve dişi Huso huso ile erkek Acipenser ruthenus’tan elde edilen melezin yetiştiriciliği önemlidir.  


Acipenser ruthenus, Sterlet
(çuka, çiga, Çığa balığı)
Mersin-balığıgillerin en küçük türlerinden biridir. Ağırlığı 16 kg ve boyu 125 cm kadar olabilir. Tabansal canlılar ve kurtlarla beslenir. 25 yıl yaşayabilir. Kültürü kırma-melez (hibrid) formlarıyla yapılmaktadır (Acipenser ruthenus x Huso huso; Acipenser ruthenus x Acipenser gueldenstaedtii).  


Acipenser stellatus, Starry sturgeon
(sivrişka balığı, mersin, çuka, mersin yavrusu, mersin balığı) 
Bilinen en büyük bireyi maksimum boyu 220 cm ve 80 kg ağırlığındadır. Bildirilen en yaşlı birey 27 yaşındadır. Tabansal (demersal) yukarı-göçer (anadrom) balıktır. 10-100 m derinliklerde rastlanır. Yakın kıyıda kumlu, çamurlu zeminde bulunur. Gündüz tabanda durur, gece beslenmek için yüzeye çıkar. Havyarı çok meşhurdur. Eti lezzetlidir. Soyu tehlike altındaki türler listesinde yer almaktadır. 


Acipenser gueldenstaedtii, Russian sturgeon
(Rus mersini, karaca balığı, mersin balığı, Rusmersin, Rus mersin balığı) 
Bilinen en büyük bireyi maksimum boyu 235 cm ve 115 kg ağırlığındadır. Rapor edilen en yaşlı birey 46 yaşındadır. Tabansal (demersal) yukarı-göçer (anadrom) balıktır. Yakın kıyıda kum ve çamur üstünde bulunur. Genellikle tek gezer. Kışlama ve yumurtlama göçünde sürü oluşturur. Mayıs-Haziran aylarında yumurtlar. Soyu tehlike altındaki türler listesinde yer almaktadır. 


Acipenser gudiventris, Fringebarbel sturgeon
(Biz balığı, şip, mersin balığı, Rus mersini) 
Bilinen en büyük bireyi maksimum boyu 200 cm ve 80 kg ağırlığındadır. Tabansal (demersal) yukarı-göçer (anadrom) balıktır. 30-60 m derinliklerde rastlanır. Balıkçılığı ve yetiştiriciliği yapılmaktadır. Çamurlu zemin üstünde, tek gezer. Nisan-Haziran arasında yumurtlar. Soyu tehlike altındaki türler listesinde yer almaktadır.


Acipenser Baerii

 

 


 

 


 

 

 
 

1. MERSİN BALIKLARINDA ANAÇ SEÇİMİ BAKIMI YUMURTA/SPERM ALIMI VE DÖLLEME

Mersin balıklarının yaşama ortamı deniz olduğundan ve 10–15 yaşlarında eşeysel olgunluk yaşına eriştiklerinden, yavru balıklar yetiştirilerek nehirlere bırakılır. Bu yetiştiricilikte amaç, eşeysel olgunluğa erişen balıklardan havyar elde etmektir.

Sahillerimizde senelerden beri anaç balıkların yumurtlamadan önce veya yumurta bırakma döneminde avlanması, nehirlerin tarım, şehir ve sanayi artıkları ile kirlenmesi, ayrıca baraj ve setlerin imal edilmesi anaç balıkların yumurtlamak üzere nehirlere gitmesine ve yavruların gelişmesine ve denize ulaşmalarını engellediğinden Mersin balığının nesli son derecede azalmış bulunmaktadır.

1.1. Mersin Balığının Biyolojik Özellikleri

Kıkırdak iskeletli (Chondrostei) takımına giren Mersin balıkları Acipenceridae familyasından olup bunların Avrupa’da, Asya’da ve Kuzey Amerika’da iki cinsi ve 27 türü olduğu bilinmektedir. Cinslerden biri Huso, diğeri Acipencerdir.

Doğa koşullarında bazı türler arasında melez döller meydana gelebilmekte ve oldukça değişik özellik göstermektedir.

Mersingiller ailesi türlerinin çoğu, tatlı suya sadece yumurta bırakma amacıyla girer. Diğer zamanlarının tümü denizde geçer. Sadece Acipencer ruthenus’ un tüm yaşamı tatlı suda geçmektedir.

Mersin balıkları hayatlarının büyük kısmını denizlerde geçirir. Erkekleri 6–12 ve dişileri 12–17 yaşlarında cinsî olgunluğa erişirler. Cinsî olgunluğa erişenler llkbahar başlarında nehirlere girer. Nehirlere Şubat-Mart aylarında girenler Mayıs ayında yumurta bırakıp denize döner. Nehirlere Haziran-Temmuz aylarında girenler ise kışı nehirlerde geçirip ilkbaharda yumurta bırakır.

Yumurtlama, su sıcaklığı 12–17°C’ye ulaştığında nehirlerin l–10m derinliklerinde, hızlı akıntılı ve tabanı çakıllı olan yerlerinde olur. Yumurta çapı türlere  göre  l–3  mm arasında olup rengi koyu griden siyaha kadar değişir. Yapışkan olan yumurtalar, çakıllı zemine tutunur. Türlere ve su sıcaklığına bağlı olarak 3–10 gün içinde, yaklaşık 90 gün- derecede açılır.

Larvalar 9 mm uzunluğunda olup kurbağa yavrusunu andırır. Yumurta keseleri su sıcaklığına bağlı olarak 5–16 gün içinde çekilince zooplanktonla beslenmeye başlar. Daha sonra sinek larvaları kurtlar ve yumuşakçalarla beslenerek Temmuz ortalarında 15 cm uzunluğa erişir ve denize doğru göç etmeye başlar.

Mersin balıklarının en belirgin özelliği, sırtın ortasında bir sıra yanlarda, birer sıra ve karın kısmında iki sıra toplam beş sıra, baştan kuyruğa uzanan ve midyeye benzeyen kemik plaklarla vücudun örtülmüş olmasıdır.

Mersin balıklarının vücudu köpek balıklarına benzemektedir. Kuyruk heteroserk tiptedir, yani kuyruğun üst lobu alt lobundan daha uzundur.
Vücudun sadece sırt kısmından kuyruğa doğru bir sıra eşkenar şeklinde pul(ganoid tipi pul) bulunur.

İskeleti kemikleşmemiş, kalsiyum içeren kıkırdaktan meydana gelmiştir. Baş vücuda göre ufaktır ve uzun bir burunla sonlanır. Ağız küçük ve dişsiz olup karşıdan bakıldığında görülmeyecek şekilde başın altında enine olarak yer almıştır. Beslenirken ağız bir hortum gibi ileriye doğru uzayıp kısalabilmektedir. Bulduğu yemleri emerek çekip yutmaktadır. Ağız açıklığının önünde iki yanda, iki çift bıyık bulunmaktadır. Bu bıyıklar duyu organı gibi işlev görmekte ve besin seçiminde rol oynamaktadır.

Sadece Acipencer cinsine bağlıolan türlerde burnun üstünde, gözlerin önünde iki spiraculum deliği bulunur. Bu spiraculum delikleri yardımıyla suyun tuzlu veya tatlı olduğunu balık algılayabilmektedir. Üremek için denizden nehre ve tekrar nehirden denize doğru yönünü bulup göç etmesinde spiraculumun büyük rolü vardır.
 
Mersin balıkları ekonomik balıklar içinde en büyük balıklardır. Bu türlerde uzunluk 4 metreye ve ağırlık 1,0–1,5 tona yükselmektedir.

Mersin balıkları uzun ömürlü balıklardır. Ortalama olarak 30–40, bazı kaynaklarda 100 yaşına kadar yaşamaktadır. İlkel balıklardır ve yarı kıkırdaklı balıklar takımına girer.

Beslenme yönünden etobur özelliğe sahiptir. Sinek larvaları, kurtlar, çeşitli yumuşakçalar ve kabuklular beslenmelerinde ağırlık kazanır. Bu yiyecekleri genellikle uzun burunlarıyla yumuşak tabanları karıştırarak ortaya çıkarır ve hortum şeklindeki ağızlarıyla emerek alır. Büyük mersin balıkları bu yiyeceklere ilaveten bazı balık çeşitlerini de yemektedir. Hamsi ve
Ringa balıkları ön sırada gelmektedir.


1.2. Anaç Balıkların Yakalanması ve Nakli

Mersin balığı yetiştiriciliğinde esas problem yavru yetiştiriciliğidir. Yavru yetiştiriciliği anaç balıklardan hipofiz yardımı ile alınan yumurtalarının döllenmesi, açılması ve yavruların doğal sulara stoklanmasına kadar büyütülme işlemlerini kapsar.

Cinsî olgunluğa erişen mersin balıkları ilkbahar aylarında yumurtlamak üzere nehirlere girince nehir ağızlarına kurulan uzatma ve voli ağlarıyla avlanır.

Ağlarla yakalanan balıklar 2 m uzunluğunda ve 1,5 m eninde branda bezinden yapılmış  havuzlara  hırpalanmadan  alınır.  Branda havuz bir  arabaya yerleştirilerek tesise
getirilir.

Balıklar, 1,5–3 m derinliğinde ve 200 m2  ile 500 m2 büyüklüğünde kanal şeklindeki anaç havuzlarına itina ile yerleştirilir.

Anaç havuzların boyutları 12 x 75 m olup her havuz üçe bölünmüştür. Havuz başlangıcından derinlik l m’den başlayıp sonunda 3 m’ye ulaşır.

Anaç balıklar erkek ve dişi olarak ayrı ayrı stoklanır ve hormon enjeksiyonu yapılarak yumurta ve spermaların olgunlaşması için beklenir.

1.3. Anaç Balıkların Olgunlaştırılması
Yumurtlamak üzere nehre girdiğinde yakalanan anaç balıklar henüz yumurtlama olgunluğuna erişmiş değildir. Hipofiz uygulaması ile anaç balıkların yumurtlama olgunluğuna erişmesi hızlandırılır.

1.4. Hipofiz Alımı

Hipofiz bezi, balığın iki göz arasının az gerisindeki kıkırdak içinde nohuttan biraz küçük ince zarla kaplı, içi hipofiz hormonuyla dolu bir bezdir.
Hipofiz bezi yumurta ve sperması alınan mersin balıklarından çıkarılır.
Balığın başı ayarlı iki takoz arasına yerleştirilir, iki göz arasının 1–2cm gerisinden dikine içi boş bir matkapla delinir. Hipofiz kıkırdak dokunun içinde
matkabı doldurmuş olarak yerinden çıkarılıp alınır.
Hipofiz çok keskin bir neşterle kıkırdak yapıdan ve hipofizin dışını saran zar delinmeden çıkarılır. Yağ ve sudan arınması için yirmi dört saat aseton da bırakılır.
Her 8 saatte bir aseton taze aseton ile değiştirilir. Kuruyunca ağzı tıpalı cam bir tüpe alınarak buzdolabında veya desikatör de muhafaza edilir.
Hipofizin ağırlığı, tazeyken 30 ile 150 mg, kuru hâlde 10 ile 80 mg arasında değişir. 

1.4. Hipofiz Eriyiğinin Hazırlanması ve Enjeksiyonu

Hipofiz yapılacağı zaman cam tüplerden hipofiz alınır ve havanda un hâline gelinceye kadar dövülür. Un hâline gelmiş hipofiz, ‰ 7 tuz içeren fizyolojik suda eritilerek enjeksiyon için hazır edilir.

Balıklara enjekte edilecek hormon miktarı balıkların türlerine cinsiyetine ve su sıcaklığına bağlı olarak değişim gösterir.

Enjekte edilecek balık için yeterli miktar hipofiz bezi tartılır ve 3 ml fizyolojik su eritilerek enjeksiyona alınır. Enjeksiyonun karışmaması için erkek ve dişi işareti konur.

Anaç balıkların bulunduğu havuzun suyu 15–20 cm su kalacak şekilde boşaltılır. Bu durumda balıkların yakalanması ve hormon enjeksiyonu çok kolaydır. Yakalanan balıkların sırtındaki üçüncü ile dördüncü sırt kemik plakalarının sağ ve sol yanından meyilli olarak enjeksiyon yapılır. Enjeksiyon bölgesi iğne çıkarıldıktan sonra ovularak hipofiz eriyiğinin dağılması sağlanır.

Bütün balıklara hipofiz uygulaması yapıldıktan sonra havuza bol oksijenli taze su verilir. Oksijeni artırmak için delikli borulardan su basınçla püskürtülür.

Hipofiz enjekte edilmiş balıkların gerek ovaryum ve gerekse testisleri türlere ve su sıcaklığına göre değişmekle beraber yaklaşık yirmi dört saat içinde olgunlaştığından bu süre içinde devamlı kontrol edilmeleri gerekir. Ovaryumları olgunlaşmaya başlayan dişi balıklar, havuz dibinde dolaşır, hareketleri ağırdır ve zaman zaman kendilerini havuz kenarına vurur.

Testisleri olgunlaşmaya başlayan erkek balıklar ise genellikle suyun yüzeyine yakın yüzer. Erkeklerin de hareketleri yavaşlar ve bunlar da kendilerini kenara vurur. Bu
durumdaki balıklardan sperma ve yumurta örnekleri alınarak laboratuvarda kontrolleri yapılarak spermaların aktiviteleri ve yumurtaların olgunluk safhası incelenir.

1.5. Sperma ve Yumurta Alma

Sperm ve yumurtaların olgunlaştığı saptandığında havuzun suyu tahliye edilir. Anaç balıkların kafalarına tokmakla vurularak hareketsiz hâle getirilir.

Hareketsiz hâle getirilen erkek balığın baş ve kuyruğundan tutulur ve diz yardımıyla belinden bükülür. Böylece balıkların spermleri üreme açıklığından ani olarak boşalır.

Spermler kuru ve temiz bir alüminyum kap içine alınır ve ağzı kapatılır. Spermler çok düşük sıcaklıklarda - 50°C’de aktivitesini kaybetmeden uzun süre saklanabilir.
Oda sıcaklığında yaklaşık 40 dakika canlılığını muhafaza eder.

Sakinleştirilen dişi balığın anüsüne yumurtaların nakil sırasında dökülmemesi için tampon yapılır. Havuzdan alınarak en az iki kişi ile operasyon odasına götürülür.

Balığın solungaç yarıkları zedelenmeden ağız ve solungaç yarıklarının üst kısmına geçirilen kuvvetli bir iple, baş yukarıda olacak şekilde askıya alınır.

Eğer,
solungaçlar civarında kanama varsa balığın başından aşağı su dökülerek yıkanır. Aynı zamanda balığın kanayan solungaçları civarına peçete bağlanarak kanın yumurtalara karışması önlenir.
 
Balık, anüsünden gırtlağına kadar dikkatlice kesilir ve yumurtalar plastik küvet içine alınır.
Küvetteki yumurtalar seyrek gözlü bir tülbent içinde ve alttan ovulmak suretiyle yıkanarak mukozalı suların akması ve yumurtaların birbirine yapışmaması sağlanır.
Yıkama işleminden sonra alınan yumurtaların ağırlığı tespit edilir.

1.6. Yumurtaların Döllenmesi

Her 1 kg yumurta için 10 ml sperma su ile karıştırılarak yumurtanın üzerine dökülür. Yumurta biraz daha sulandırılır ve karıştırılır. Böylece bütün yumurtaların döllenmesi sağlanır. Yumurtalar 5–6 dakika içinde döllenmiş olur.

Döllenmeden sonra yumurtaların yapışmasını önlemek için dölleme kabına çok ince kırmızı renkli çamur (killi toprak) ilave
edilir. Yumurtalar bu çamur ile birlikte 45 dakika karıştırılır. Sonra yumurtalar musluk suyunun altında çamurdan arınır. Çamur, üstten su ile akar; yumurtalar ise küvetin dibinde kalır.

2. MERSİN BALIKLARINDA KULUÇKA VE YAVRU BÜYÜTME

2.1. Kuluçka Tipleri

Döllenmiş mersin balığı yumurtalarını kuluçkalamak için değişik tipte yapılar kullanılır.

2.1.1. Yusenko Tipi Kuluçkalıklar

Döllenen yumurtalar, gelişmesini tamamlamak üzere kuluçkalıklara yerleştirilir. Mersin balığı yavru üretiminde genellikle yusenko tipi kuluçkalıklar kullanılır.
Her kuluçkalıkta l kg mersin balığı yumurtasını geliştirmeye elverişli dört küvet bulunur. Küvetlerdeki yumurtalar her 15 saniyede bir özel havalandırıcılarla havalandırılır.

Dinlendirme havuzlarından alınan su, filtreden geçirilir ve ultraviyole ışınları ile bakterileri öldürüldükten sonra kuluçka küvetlerine gelir. Suyun sıcaklığı yumurtaların gelişmesi için yeterli değil ise ısıtıcılardan geçirildikten sonra kuluçka küvetine verilir. Kuluçkalıkta su seviyesi yumurtaların 15–20 cm üstünde olacak şekilde ayarlanır.

Kuluçkalığı terk eden su altta bir kap içinde toplanır. Kapta toplanan su belirli ağırlığa ulaşınca kabı dengede tutan kaldıracı yukarı kaldırır ve dengesi bozulan kaptaki su kanala dökülür ve kaldıraç eski hâlini alır. Kaldıraca bağlı sürgü kolu bir yatak içinde küvetin altında ileri geri yaptığı hareketle yumurtaların havalanmasını sağlar.

2.1.2. Basit Kuluçkalıklar

Mersin balığı üretimi yapan küçük işletmelerde genellikle basit kuluçkalıklar kullanılır. En çok kullanılanı alabalıklarda yavru üretiminde uygulanan Kaliforniya tipi kuluçkalıklardır. Bunların boyutları 60–75 cm boyunda 40–65 cm eninde ve  25–40 cm derinliğindedir.

Bazı kuluçkalıklar kasa şeklinde daha basit yapıda olup nehre yerleştirilir.

2.2. Yumurtaların Açılması

Yumurtaların gelişmesini tamamlama süresi su sıcaklığı ile çok yakın ilişkilidir. Su ısısı arttığında çıkış süresi kısalır, su sıcaklığı azaldığında çıkış müddeti uzar.

Yumurtaların açılma süresi 90 gün-derece olup su sıcaklığına bağlı olarak 3 ile 10 gün içinde açılır.

Yumurtadan çıkan yavrular vitellus kesesi olduklarından hareketleri yavaştır. Çıkan yavrular gergin tülbent kepçelerle toplanıp su dolu bir küvete alınır. Küvetlerle larvalar 2 m çapındaki yuvarlak larva havuzlarına taşınır.

2.3. Larvaların Bakımı ve Beslenmesi

Mersin balığı larvaları, yumurtadan açıldıktan sonra l gram ağırlığa ulaşıncaya kadar larva havuzlarında beslenir.

Yuvarlak larva havuzları, 2–4 m çapında iç içe geçmiş iki yuvarlak havuzdan ibarettir, iki havuzun çapları arasında 15–20cm kadar farklılık vardır. 
Larvalar içteki havuzda bulunur. Birinci havuza gelen su, işi bitince dıştaki havuza ve oradan da kanala akar. Böyle bir havuza 20–25 bin civarında larva yerleştirilir. Larva havuzlarına filtre edilmiş ve havalandırılmış  su  verilir.  Larvalar bu havuzlarda 3–4 hafta beslenerek 1 gram ağırlığa ulaştırılır.

Yuvarlak larva havuzu bulunmayan ünitelerde büyütme havuzlarına yüzebilen 2 x 1,5 m boyutlarında ve 20–40 cm derinliğinde olan dikdörtgen tanklar yerleştirilir. Tanklara her cm2 alana 40–60 larva stoklanır.

Larva havuzlarında yetiştirme sürecinde kayıplar % 20 ve % 30 arasında olur. Larva havuzlarına yerleştirilen larvalara vitellus keseleri çekilinceye kadar larvaların beslenmesi 3–10 gün yem verilmez. 3–4 gün sonra larvalara ilk yem olarak artemia larvaları birkaç gün sonra da dafnia verilir, ikinci hafta dafnia ile birlikte Enkhedrisus arbidus adlı beyaz bir kurt(nematod) çok ince kıyılarak larvaların beslenmesinde kullanılır. Bu tür yemleme larvalar, l grama ulaşıncaya kadar devam eder.

Günde üç defa yemleme yapılır. Her öğünde 50 gram beyaz kurt ile 50 gram kadar dafnia verilir. Yemler havuzun her tarafında eşit olarak dağıtılmalıdır. Yemlemeden yarım saat sonra yem artıkları sifonla uzaklaştırılarak havuzda kokuşma ve bozulmalarla meydana gelen ölüm olaylarının artması engellenir. Larva havuzlarında % 20 düzeyinde ölüm normaldir.

2.4. Yavruların Bakımı ve Beslenmesi

Mersin balığı yavruları l grama ulaşınca larva havuzlarından alınarak her biri 0,5 – 2 hektar olan toprak havuzlara yerleştirilir. Besleme ve büyütme havuzları olarak da isimlendirilen bu havuzlarda 4–6 hafta süreyle tutulur.

Havuzların derinliği yaklaşık 1,5 m olup suları ana havuza bağlı kanallardan sağlanır. Havuz dolduktan sonra kapakları kapatılır. Su tankerleri ile getirilen yavruları stoklamada her metre kareye 4–6 yavru hesaplanır. Havuzlara yerleştirilir.

Besleme ve büyütme havuzları su ile doldurulmadan önce üzerinde yetişen bitkiler hasat  edilir.  Toprak,  traktörle  sürülerek  havalandırılır  ve  düzeltilir.  Havuzlar  su ile doldurulur ve Balık yavruları konmadan önce iki hektar için 34 kg azotlu ve 30 kg fosforlu gübre eriyik hâline getirilip havuzun verimliliğini artırmak üzere püskürtülür.

Havuzlar her 10 günde bir bu şekilde gübrelenir. Dafnia ve hironomus larvalarının bulunduğu su ile havuzlara aşılama yapılır.Mersin balığı yavruları bu şekilde düzenlenen besleme ve büyütme havuzlarında 30 –40 gün içinde 3–5 grama ulaşır. Hektara verim 75–125 kg arasında değişir. 4–6 haftalık yetiştiricilik süresinde, kayıplar % 20 ile % 30 arasında değişir.

2.5. Yavruların Nehre Bırakılması
Mersin balık yavruları ortalama 3 g ağırlığa eriştikten sonra havuz suyu ile birlikte havuzun kenarında sık gözlü ağlardan yapılmış ızgara tertibatı olan yere alınır. Her bir balığın sağ yan yüzgecinin bir parçası kesilerek markalanır. Havalandırma sistemli tanklara sayılarak konur. Denize uzaklığı en az 8 km olan nehre geniş çaplı bir hortumla bırakılır. Yavrular, tuzlu suya tedricen alıştırılıp devamlı beslenerek denize ulaştırılır. Bunlar, üreme çağına kadar ömrünü denizde geçirir. Tahminlere göre % 3'ü yumurtlamak üzere nehirlere geri dönmektedir.

KAYNAK: T.C.MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI MEGEP

 

 

Dünya piyasalarında kilosu 5-10 bin dolara satılan havyar, sofraların en pahalı yiyeceklerinden. Üretilme hikayesi ise oldukça ilginç. Eskiden Mersin balığını öldürerek elde edilen havyar, balığın neslinin tükenmeye yüz tutması nedeniyle artık, cerrahi bir operasyonla karnı açılarak alınıyor, dikildikten sonra suya geri bırakılıyor.

Bir zamanlar Mersin balığı altın yumurtlayan tavuk gibiydi. Çünkü havyarı çok iyi para ediyordu. Ancak, bugün nesli neredeyse tükendi. Eski günleri özleyenler şimdi Mersin balığını arıyor. En son görüldüğünde 10 milyon yaşındaydı. Her sene on binlerce yavrusu oluyordu. Karadeniz’in kara suları ile Anadolu’nun serin ırmakları arasında gitti geldi milyonlarca yıl.

Tuzu sevmezdi, o yüzden sıcak denizlere, Ege’ye Akdeniz’e hiç inmedi. Hep Karadeniz’in müdavimi oldu. Kılıç balığı burunlu ve bıyıklı olanlarına Çika denirdi. İri başlı olanlarına ise Muruna. Kendi ağırlığının üçte birine yakın tohum üretip yavru yumurtlayabilirdi. Hem o kapkara yumurtaları dünyanın en iyi havyarı demekti.

Hazar denizi ve Karadeniz çevresindeki Mersin balıklarının dişilerinden alınan yumurtalar, havyara dönüştürülerek dünya piyasalarında kilosu 5 ila 10 bin dolar arasında satılıyordu. Bu havyarın gramının 5-10 dolara satılması demek. İngiltere’nin havyar borsasındaki en gözde ürünler İran’ın Hazar denizi kıyılarındaki balıklardan elde ediliyor. İran, Rusya, Kazakistan, Romanya, Bulgaristan havyar üretiminde öncülük eden ülkelerin başında geliyor Dünya pazarlarında satılan havyarların yüzde 90’ı İran ve Hazar denizi kaynaklı.

Türkiye’de Mersin balıkları tek bilimsel destek Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) tarafından veriliyor. Bu destekle 1997’den itibaren Mersin balığının bütün türleri koruma altına alındı. TÜDAV Başkanı Prof. DR. Bayram Öztürk’ün verdiği bilgiye göre İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi bünyesinde Mersin balığı yavru üretim ve büyütme projeleri hayata geçirildi. Karasu’dan Sakarya Nehri ve Karadeniz’e bu güne kadar 5 binden fazla balık atıldı. Öztürk, “Ancak asıl problem halkın ve balıkçıların buna sahip çıkıp gerçekten koruma altındaki türlerin çoğalmasını sağlamasıydı. Bu yapılamadı. Artık iş balıkçılarla halka kaldı.” Diyor.

Mersin balıklarının stokları son 20 yılda azaldı. Öyle ki 1000 tonlara kadar çıkan balık üretimi son 10 yılda 10 tona kadar düştü. Şimdi yok denecek kadar az balık nüfusunu korumak tek amaç. TÜDAV, 1997-2000 yılları arasında balıkçılara semireler verdi. Sakarya ve Kızılırmak başta olmak üzere birçok alanda etkinlik düzenlendi 2000-2003 yılları arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı desteği alındı. Eğitim filmleri ve broşürlerle mersin balığı tanıtıldı. Kaçak avcılığın önlenmesi için yapılanlara son olarak, 2004-2005 haziranında gerçekleştirilen festivaller eklendi.

Mersin Morinası dünyanın en büyük tatlı su balığı olup 6 metre uzunluğa ve 1 ton ağırlığa ulaşabilir. Mersin balıkları morfolojik, anatomik ve fizyolojik olarak diğer balıklardan farklıdır. Örneğin kıkırdak iskelete sahip oldukları halde kemikli balıklar sınıfına dahildirler. Baş kısmı öne doğru uzamış ve baş kemik tabakaların bir araya gelmesiyle oluşmuş bir zırhı andırır. Vücut üzerinde bir sıra sırtta, iki sıra yanlarda ve iki sıra karında olmak üzere türlere göre şekli ve sayıları değişen kemik plakalar vardır. Mersin Balıkları çok geç cinsi olgunluğa oluşmaları, 2-4 yıllık aralarla yumurtlamaları ve 100 yıla kadar yaşayabilmeleri gibi özellikleri ile de diğer balıklardan ayrılırlar. Yaklaşık 200 milyon yıldır dünya üzerinde mevcut olan Mersin balıkları yaşayan fosiller olarak da adlandırılırlar ve biyolojik çeşitlilik bakımından çok değerli balıklardır. Ayrıca etinin kalitesi ve siyah havyar olarak da adlandırılan çok değerli havyarı dolayısıyla da binlerce yıldan  beri ekonomik açıdan çok büyük önem taşımaktadır. Tarih kayıtlarında Mersin Balıklarının daha M.Ö. 2500’lü yıllarda Dinyester’de avlandığından bahsedilmektedir. O zamanlar Mersin Balıkları büyük kutlamalarda süslenmiş bir şekilde ikram edilmiş ve Mersin Balıklarının resimlerini taşıyan paralar bastırılmıştır. Mersin balığı havyarının politik açıdan da büyük önem taşıdığı hatta havyar yüzünden savaşlar yapıldığı tarih kayıtlarında bulunmaktadır.
 

T.C. GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI
BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ

08.03.2012

MERSİN BALIKLARI HAKKINDA BASIN AÇIKLAMASI

 
 
 
 
 
 

Bakanlığımızca, nesilleri yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunan Mersin balıklarının yetiştiricilik tekniklerinin geliştirilerek doğal stokların korunması ve desteklenmesi amacıyla hazırlanarak yürütülmekte olan “Türkiye’deki Mersin Balığı Popülâsyonunun İyileştirilmesi: Habitat Değerlendirme ve Stok Takviyesi Projesi” tamamlanma aşamasına gelmiş bulunmaktadır.

Proje kapsamında, 2010 yılında, Rusya Federasyonu’ndan ithal edilen Mersin balığı yumurtalarından elde edilen yavrular, DSİ Amasya Yedikır Su Ürünleri Üretim İstasyonunda büyütülerek bunlardan bir kısmı, Bakanlığımızın denetiminde Mersin balığı yetiştiriciliğinin geliştirilmesi amacıyla özel sektör işletmelerine, bir kısmı eğitim ve araştırma amacıyla kullanılması için üniversite ve araştırma kuruluşlarına, bir kısmı da proje hedefleri doğrultusunda markalanarak nesli tehlike altında olan Mersin balığı stoklarının takviye edilmesi amacıyla Çarşamba ve Karasu ilçelerimizde belirlenen alanlardan doğal ortama bırakılmıştır.

Günümüzde birçok ülkede, Mersin balığı yetiştiriciliğinde artan bir eğilim söz konusudur. Yetiştiricilikte karşılaşılan sorunların başında anaç stoklarının yetersiz olması, doğal ortamdan yakalanan balıkların üretime alınmasındaki güçlükler ve anaç balıkların döllenmeye uygun yumurtlama anının belirlenmesindeki zorluklar gelmektedir.

Mersin balığı yetiştiriciliğinin geliştirilmesi amacıyla, projenin paydaşları arasında yer alan İstanbul Üniversitesi Su ürünleri Fakültesinin katkılarıyla WSCS’ nin önemli üyelerinden Prof. Dr. Mihail Chebanov tarafından Üniversitenin Sapanca’ da bulunan, İç Su Ürünleri Üretimi Araştırma ve Uygulama Birimi'nde ultrason tekniklerinden yararlanarak anaç Mersin balıklarında cinsiyet ve olgunluk evrelerinin belirlenmesine yönelik olarak eğitim verilmiştir.

Bu çalışma ile tesiste bulunan 220 adet anaç adayı Mersin balığı üzerinde ayrı ayrı ultrason incelemesi yapılıp, gonad ve yumurtaların gelişim evreleri tespit edilerek kayıt altına alınmıştır. 

Kaynaklar:
BSGM
Su Dünyası Dergisi 
T.C.MEB - MEGEP
ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Yayınları

Bunlar da ilginizi çekebilir...
• Trol-Gırgır-Parakete Nedir?
• 
Balıklarda Yaşama, Büyüme ve Ölüm
• 
İstilacı Balık Türleri ve Hayat Stratejileri
• 
İçsularımızdaki İstilacı Türler Ve Biyolojik Çeşitliliğe Etkileri
Türkiye Su Ürünleri Yetiştiriciliği ve Yem Sektörü
 
Balık Üretiminden Kaynaklanan Kirlilik ve Çözüm Yolları
 
Deniz Kültür Balıkçılığının Çevresel Riskleri
• Akdeniz için IUCN Kırmızı Liste
• 
Deniz Ürünlerimizin Azalış Sebepleri
• 
Türk Balıkçıları ve Gürcistan
• Balıkçılık Savaşları

 
Anahtar Kelimeler-Keywords:
Mersin Balığı Üretimi, mersin baligi uretimi, mersin balığı yetiştiriciliği, mersinbalığı yetiştiriciliği, mersin baligi yetistiriciligi, mersin balığı, mersinbalığı, mersin baligi, mersinbaligi, morina, Mersin Morinası, Mersin Morinasi, Mersin balıkları, Mersin baliklari, SUMEA, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü, balikcilik ve su urunleri genel mudurlugu,  mersin balıgı yetiştiriciliği, mersin baligi yetistiriciliği, mersin baligi üretimi, mersin baligi uretimi, siyah havyar, mersin balığı nereden bulunur, mersin baligi nereden bulunur, mersin balığı nerelerde bulunur,bulunur, mersin baligi nereden bulunur, mersin balığı nasıl bulunur, mersin, balik, balık, balığı, baligi, üretim, yetiştiricilik,

 
  Spor Spor