Salih Bahtiyar
  Kabotaj Kanunu
 

KABOTAJ NEDİR, KABOTAJ KANUNU

Kabotaj nedir?
Kabotaj, bir ulusun kendi karasuları içinde kalan ulusal deniz çevresini kullanması (ya da kullandırtması) hakkı olarak bilinir.

Kabotaj hakkını ilk kim kullanmıştır?
Deniz ticaretinde kabotaj hakkını ilk kez 16. yy ortalarında denizci bir ülke olan İngiltere kullanmıştır.

Devletler kendi ekonomik durumları ve siyasal amaçlarına göre kabotaj hakkını kullanmışlardır.

Türkiye kabotaj hakkını ne zaman kullanmıştır?
Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik temellerinin atıldığı 1923 Birinci İzmir İktisat Kongresi’nde köklü bir geleneği ve büyük bir geçmişi olan Türk denizciliği, ekonomideki vazgeçilmez yerini yeniden almış, gücünü yitiren Osmanlı İmparatorluğu’nun Kapitülasyonlarla yabancılara terk ettiği deniz varlığına yeniden sahip olmuştur.
Kongre çalışmaları sırasında hazırlanan, 19 Nisan 1926 tarihinde TBMM’de kabul edilen ve 1 Temmuz 1926 tarihinde yürürlüğe giren Kabotaj Kanunu, bu nedenle bir anlamda Kurtuluş Savaşı’nın denizlerdeki zaferidir.
 
Kabotaj hakkı, 815 sayılı Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla Karasuları Dâhilinde İcrayı Sanat ve Ticaret Hakkında Kanun ile yasallaştırılmıştır.

Kabotaj hakkını kimler, nerede kullanıyor?
Bu yasaya göre, akarsularda, göllerde, Marmara Denizi ile boğazlarda, bütün kara sularda ve kara sular içinde kalan körfez, liman, koy ve benzeri yerlerde, makine, yelken ve kürekle hareket eden araçları bulundurma; bunlarla mal ve yolcu taşıma hakkı Türk yurttaşlarına verildi.
Ayrıca; dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve benzeri mesleklerin Türk yurttaşlarınca yerine getirilebileceği belirtildi. Yabancı gemilerin yalnız Türk limanlarıyla yabancı ülkelerin limanları arasında insan ve yük taşıyabileceği kabul edildi.

Kabotaj hakkı neden önemlidir?
Kabotaj hakkı, Cumhuriyet Türkiye’sinin elde ettiği uluslararası başarıların başında gelir.
Bu hak sayesinde ulusumuz, dünya denizlerine açılma yolunda sağlam bir adım atmıştır.
Başka bir deyişle, kabotaj taşımalarının sağladığı birikimle, bugünkü deniz ticaret filomuz oluşturulmuştur. Yine, limanlarımızın gelişmesinde ve özerklik kazanmasında kabotaj hakkının önemli katkıları bulunmaktadır.
Türk toplumu denizle haşır neşir olmayı kabotaj hakkını elde ettikten sonra bilinçli bir temele oturtabilmiştir.

Özetle, Kabotaj hakkı Türk ticaret denizciliğinin başlangıcıdır.

Kabotajda dün ve bugün:
Türk deniz ticaret filosu, kabotajın ilk yıllarında iç hatlarda taşımacılık yapmıştır. Filonun taşıma uğraşı başlıca 7 hatta toplanmaktaydı. Bu hatların 3 tanesi posta, 4’ü de yük hattıydı. Posta hatları Karadeniz, Marmara, Ege limanlarıyla Zonguldak-İstanbul ve Zonguldak yabancı limanlar arası şeklindeydi.

Günümüzde ise bu durum çok değişmiştir. Bayrağımız Dünyanın hemen her limanında dalgalanır durumdadır.

Akdeniz taşımacılık yönünden tekrar bir Türk gölü haline gelmiştir. Bu kanuna göre;
Karasularımız dahilinde balıkçılık ve diğer tür avcılık, kum ve çakıl çıkartma, batık çıkartma, dalgıçlık hizmetleri, arayıcılık, kılavuzluk, deniz balıkçılığı, deniz esnaflığı, limancılık ve liman işçiliği, gemilerde gemi adamı olarak görev alınması gibi faaliyetler yabancılara yasaktır.

Kabotaj hakkıyla yabancılara yasaklanmış olan denizcilik faaliyetlerinin yürütülmesi sayesinde Türk insanı denizciliğin hemen her dalında beceri ve tecrübe kazanmıştır.

Denizcilik Uzm Yrd. Emrah YAMAN (İst. Bölge Müd)


KABOTAJ KANUNU

TÜRKİYE SAHİLLERİNDE NAKLİYATI BAHRİYE (KABOTAJ) ve LİMANLARLA KARA SULARI DAHİLİNDE İCRAYI SAN'AT VE TİCARET HAKKINDA KANUN

Kanun No: 815
Kabul Tarihi: 20 Nisan 1926
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 28 Nisan 1926 - Sayı: 358
3.t.Düstur, c.7 - s.759

MADDE 1 - Türkiye sahillerinin bir noktasından diğerine emtia ve yolcu alıp nakletmek ve sahillerde limanlar dahilinde veya beyninde cer ve kılavuzluk ve her hangi mahiyette olursa olsun bilcümle liman hidematını ifa etmek yalnız Türkiye sancağını hamil sefain ve merakibe munhasırdır.
Ecnebi sefaini ancak memaliki ecnebiyeden almış oldukları yolcu ve hamuleyi Türk liman ve limanlarına ihraç ederler ve Türk liman ve limanlarından ecnebi liman ve limanlarına gidecek yolcu ve hamuleyi de alırlar.
MADDE 2 - Nehirler ve göller ve marmara havzasiyle boğazlarda bilûmum kara sulariyle kara sularına dahil bulunan körfez, liman, koy ve sairede vapur, romorkör, istimbot, motörbot, mavna, salapurya, sandal, kayık velhasıl makine, yelken, kürek ile müteharrik merakibi kebire ve sagire ile tarak, prizman, maçuna, algarina, şat ve her nevi nakliye ve su dubaları limyo, sefaini tahlisiye ve emsali ile şamandıra, sal gibi sâbit ve sâbih vesait bulundurmak ve bunlarla seyrüsefer ve nakliyat icra etmek suretleriyle ticaret hakkı Türkiye tebaasına munhasırdır.

MADDE 3 - Kara suları dâhilinde balık, istiridye, midye, sünger, inci, mercan, sedef ve saire saydı, kum ve çakıl ve saire ihracı ve gerek sathı bahirde ve gerek ka'rı bahirde mevcut kazazede sefain ve merakiple enkazı metrukenin ihraç ve tahlisi dalgıçlık, arayıcılık, kılavuzluk, deniz bakkallığı, bilcümle Türk vesait ve merakibi bahriyesi derununda kaptanlık, çarkçılık, kâtiplik, tayfalık ve amelelik ve saire icrası ve iskele, rıhtım hammallığı ve bilûmum deniz esnaflığı icrası Türkiye tebaasına munhasırdır.

MADDE 4 - Hükümet, muvakkaten ve hiç bir hak temin etmemek şartiyle ecnebi tahlisiye gemilerinin icrayı sanat etmelerine ve Türk tahlisiye gemilerinde ecnebi mütehassıs ve kaptan ve tayfa istihdamına müsaade edebilir.

MADDE 5 - Birinci madde hükmüne muhalif olarak Türkiye limanları beyninde kabotaj yapan sefain ve merakibi ecnebiyeden bin liradan on bin liraya kadar cezayi nakdî ahiz ve o sefine ve merakip maddei mezkurenin ikinci fıkrası mucibince Türkiye limanları için hamule ve yolcu almak ve çıkarmaktan altı aydan bir seneye kadar men olunur.
Mugayiri kanun hareket eden sefine bir şirketi bahriye veya müteaddit sefaire malik olan bir veya müteaddit eşhasa ait olursa işbu meni keyfiyeti şirketin veya eşhası mezkurenin diğer sefainine de şamildir. İkinci ve üçüncü maddelerde zikrolunan tebaai mahalliyeye munhasır hukuku bahriyeden birini icraya cüret eden ecnebiler yüz liradan bin liraya kadar cezayı nakdi ve bir aydan üç aya kadar hapis cezasiyle mücazat olunurlar. Bu cezalardan yalnız biri de hükmolunabilir. Mükerrirler hakkında iki kat olarak hükmedilir.


MADDE 5.- (Değişik: 4854 - 24.4.2003 / m.1/B-3) Bu Kanunun 1 inci maddesi hükmüne aykırı olarak Türkiye limanları arasında kabotaj yapan gemiler ve yabancılara ait deniz taşıtlarına birmilyar lira idari para cezası verilir. Gemiler ve deniz taşıt araçları 1 inci maddenin ikinci fıkrası gereğince bir yıl Türkiye limanları için yük ve yolcu almak ve çıkarmaktan yasaklanır; Kanuna aykırı hareket eden gemi, bir denizcilik şirketine veya birden çok gemiye sahip olan bir veya birden çok şahsa ait olursa, yük ve yolcu almak ve çıkarmaktan yasaklama cezası, şirketin veya şahısların diğer gemilerine de uygulanır. Bu Kanunun 2 ve 3 üncü maddelerinde belirtilen yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan hakları kullanan yabancılara ikiyüzaltmışmilyon lira idari para cezası verilir. Suçun tekrarı halinde bu ceza iki kat olarak uygulanır.
Birinci fıkrada yazılı olan idari para cezalarıyla yasaklamalar o yerin en büyük mülki amiri tarafından verilir. Derhal ve defaten idari para cezasını ödemeyen veya bu hususta teminat ve kefalet göstermeyen gemiler ve diğer deniz vasıtaları seferden ve faaliyetten alıkonulur. Para cezasına ve yasaklamaya ilişkin kararlar deniz taşıtları için kaptana veya ilgilisine, diğer eylemler için faile 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Bu Kanuna göre verilen idari para cezaları 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur. Yasaklama kararı idare mahkemesi kararının kesinleşmesinden sonra uygulanır.


MADDE 6 - İşbu kanun ahkâmı 1 Temmuz 1926 tarihinden muteberdir.


MADDE 7 - İşbu kanunun icrasına Ticaret ve Adliye Vekilleri memurdur.
DENİZ HUKUKU/ Prof. Dr.Fahiman Tekil 2001-6. Bası

 
2. KABOTAJ KANUNU

19 Nisan 1926 tarih ve 815 sayılı “Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla Karasuları Dahilinde İcrayı Sanat ve Ticaret Hakkındaki Kanun”(91  RG 29.04.1926 dip not) ile Türk kıyılarında kabotaj hakkı, Türk Bayrağını taşıyan gemilere ve Türk vatadaşlarına hasredilmiş bulunmaktadır.
Lozan Barış Anlaşması, Ticaret Mukavelenamesi, yerli yabancı gemilere eşit davranılması ilkesini getirmekle birlikte kabotaj seferlerini, balıkçılığı ve liman hizmetlerini kendi bayraklarını taşıyan gemilere hasretmek hakkını sözleşen (akid) devletler için saklı tutmuştu. Kabotaj Kanunu, böyle bir hakkın kullanılmasından doğmuştur.
 
Bu kanun ile öngörülmüş esaslar şunlardır:

A. Gemiler

a. Türk Gemileri
Türk kıyılarının bir noktasından diğer noktasına yük ve yolcu alıp nakletmek ve kıyılarda, limanlar içinde veya arasında römorkaj ve pilotaj (kılavuzluk) ve hangi nitelikte olursa olsun bütün liman hizmetlerini ifa, yalnız Türk Bayrağını taşıyan gemi ve taşıtlara hasredilmiştir.(m. 1/1).

Türk Bayrağı taşıma iznini TTK, 824/2 gereğince geçici olarak (en çok iki yıl için) almış bulunan gemi, sözkonusu izin süresince TTK, 825 gereği Türk Bayrağı taşımak hakkını ve hatta Türk gemisi niteliğini almış bulunduğundan kabotaj seferleri yönünden gerekli birinci koşulun (Türk Bayrağı taşımak koşulunun) bu gemiler için dahi gerçekleştiği sonucu doğar. Karşıt kavram yolu ile de TTK.824/1 de yazılı durumda, yani Türk gemisine geçici olarak yabancı bayrak çekilmiş bulunulması halinde izin süresince geminin kabotaj seferi hakkından yararlanamayacağı hükmüne varmak gerekir.

b. Yabancı Gemiler
Bu gemiler sadece yabancı memleketten aldıkları yolcu ve hamuleyi Türk limanlarına çıkarabilir ve Türk limanlarından yabancı limanlara  gidecek yolcu ve hamuleyi alabilir(m.1/2).
 
B. Kişiler

a. Türk Vatandaşları
Türkiye’de nehir, göller ve Marmara havzası ile Boğazlar ve bütün karasuları ve karasularına dahil körfez, liman, köy vesairede vapur, römorkor, istimbot, motorbot, mavna, salapurya, sandal, kayık velhasıl makine, yelken  ve kürekle hareket eden büyük taşıtlar ve saire ile duran ve yüzen araçlar bulundurmak ve bunlarla seyrüsefer ve nakliyat ameliyesinde bulunmak suretiyle ticaret hakkı, yalnız Türk tebasına aittir (m. 2).
Kabotaj Kanunu’nun 2 inci maddesinde yer alan “Türk Teb’ası” deyimi üzerinde bir açıklama şöyle gereklidir: Seyrüsefer ve nakliyat icra etmek suretiyle ticari faaliyette bulunan gerçek kişi tek ise bunun birden fazla ise hepsinin Türk olması şarttır. Bir Türk gemisinin yabancılar tarafından kiralanarak kabotaj seferlerinde kullanılması da yasak kapsamına girer. Burada önemli olan, yükle ilgililere karşı kimin taşıyan olarak gözüktüğü değil, seyrüsefer ve nakliyat icra etmek suretiyle kimin ticaret yapmakta olduğudur. Nitekim Kabotaj Kanunu, 2 de seyrüsefer ve nakliyat icra etmek suretiyle ticaret hakkının yalnız teb’asına özgü bulunduğu açıklanmıştır. Seyrüsefer ve nakliyat icra eden bir tüzel kişi ise bunun bir Türk tüzel kişisi olmasının gerekeceği açıktır. Ancak bu tüzel kişi bir anonim şirketse pay sahipleri ve limited şirket ortakları arasında bir yabancı bulunuyorsa durum nedir? Bu konudaki 25 Şubat 1928 tarihli ve 403 sayılı Tefsir kararı’nda, seyrüsefer ve nakliyat icra etmek suretiyle ticaret hakkının sadece Türk teb’asına hasredildiği hususunda Kabotaj Kanunu’nun 2 inci maddesinde açıklık bulunduğu noktasında hareket edilerek sözkonusu pay sahipleri ve ortakların tümünün Türk olması gerektiği açıklanmıştır(bk. aşağıda m. 4).

b.  Yabancılar
Hükümet, geçici olarak ve kendileri için ücret veya iştirak payı söz konusu bulunmamak üzere yabancı kurtarma gemilerinin çalışmalarına ve Türk kurtarma gemilerinde yabancı  uzman, kaptan ve tayfa çalıştırılmasına izin verilebilir (m. 4).
 
C. Yasaklama ve Cezalar

a.  Yabancı Gemiler
Kabotaj Kanunu hükümlerine aykırı şekilde Türk limanları arasında kabotaj yapan yabancı gemi ve teknelerden bin liradan onbin liraya kadar para cezası tahsil olunur. Ayrıca sözü geçen gemi veya tekne Türkiye limanları için hamule ve yolcu almak ve çıkarmaktan altı aydan bir yıla kadar men olunur. İş bu men keyfiyeti, kanuna aykırı hareket eden şahıs ve şahıslarla ilgili şirkete ait diğer gemileri de kapsar (bkz md.5 son hali)

b.  Yabancılar
Kabotaj Kanunu’na  aykırı olarak Türk vatandaşlarına ait haklardan birini icraya yönelen yabancılar, yüz liradan bin liraya kadar para cezası ve bir aydan üç aya kadar hapis cezası ile cazalandırılırlar (bkz md.5 son hali).

 
T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ, E. 1970/629, K. 1970/4935, T. 8.12.1970

• KURTARMA VE YARDIM (Türk Gemilerinin Tekel Hakkı)
• TİCARİ MAKSAT
  (Kurtarmaya Katılan Yabancı Geminin Kabotaj ve Tekel Hakkını İhlal Etmiş Olması)
• KABOTAJ VE TEKEL HAKKI (Türk Karasularındaki Kurtarma Faaliyetleri)

ÖZET : Türk karasuları içinde münhasıran Türk bayrağı taşıyan gemiler kurtarma- yardım yapabilir. Denizcilik bankasının kurtarma-yardım tekel hakkı ihlal edilirse, bankanın tazminat isteme hakkı doğar. Kurtarmaya "p" tahlisiye gemisinin iştirak etmesi, olayda, ticari bir kasıt bulunduğunu açıkça gösterir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın İstanbul Asliye 4. Ticaret Mahkemesince görülerek husumet yönünden davanın reddine dair verilen 26.11.1969 tarih ve 580/482 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı avukatı T.B. ile davalı avukatı N.G. gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : 875 sayılı Kabotaj kanunu gereğince kurtarma ve yardım işleri, Türk karasuları dahilinde münhasıran Türk gemileri tarafından yapılabilir.
5842 sayılı kanun, bu işleri davacı Denizcilik Bankasının tekeline vermiştir. Davalı işletmenin dosyada mevcut 22.5.1968 günlü yazısından anlaşılacağı üzere, Türk Karasularında kurtarma ve yardım işlerine iştirak eden yabancı gemiler arasında "P" tahlisiye gemisi de bulunmaktadır. Bu itibarla, davacı bankanın kurtarma teklifinin reddedilmesi ve kurtarmaya tahlisiye gemisinin iştirak etmiş bulunması, mezkur kanunlardan doğan kabotaj ve tekel haklarının ihlal edilmiş olduğunu ve bu ihlalde aynı zamanda ticari bir kasıt bulunduğunu, açıkça göstermektedir. O halde mahkemece davacı bankanın tazminat talebinin kabulü gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde davanın reddine kararı verilmesi kanuna aykırıdır.

SONUÇ : Yukarıda yazılı sebeplerden dolayı davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, tarif gereğince 850 lira duruşma avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve ödediği ... lira peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 8.12.1970 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 


Bağlantılı Konular
Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğü  Denizde Can Ve Mal Koruma Hakkında Kanun  Karasuları Kanunu  Kıyı Kanunu  Limanlar Kanunu  Teknelerde Ulusal Bayrak  SOLAS Denizde Can Güvenliği Sözleşmesi    IMO Uluslararası Denizcilik Örgütü



Anahtar Kelimeler-Keywords: Kabotaj kanunu, kabotaj nedir, kabotaj hakkı,  Kabotaj hakkını ilk kim kullanmıştır, Türkiye kabotaj hakkını ne zaman kullanmıştır,
 
  Spor Spor